Uluslararası Para Fonu (IMF), Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek yönetiminde uygulanan yeni ekonomik programa ilişkin 4. Madde Gözden Geçirme Raporu’nu yayımladı.
Raporda, “2023 ortasından itibaren Türkiye’de uygulanan ekonomik politikaların önemli bir dönüşüm geçirdiği ve bu dönüşümün, genel politika karışımını sıkılaştırarak kriz risklerini belirgin bir şekilde azalttığı ve güveni artırdığı” belirtildi.
Cnbce’nin yaptığı derlemeye göre IMF’nin raporunda, özellikle sıkı para ve gelir politikalarının iç talebi baskılayarak 2024 yılı büyümesini yüzde 3,4 seviyesine indireceği öngörülürken, 2025 yılında ise mali politikanın daraltıcı hale gelmesi ve reel politika oranlarının pozitif kalmasının büyümeyi yüzde 2,7’ye kadar ılımlılaştıracağı ve enflasyonu yüzde 24 seviyesine düşüreceği ifade edildi.
Raporu hazırlayan IMF ekibinin başındaki James P. Walsh, 2023 ortasından bu yana ekonomik politikalarda yaşanan bu dönüşümün, cari açığın 2024’ün ilk çeyreğinde GSYH’nin yüzde 2,7’sine düşmesine ve piyasa duyarlılığının iyileşmesine katkı sağladığını vurguladı.
Raporda, manşet enflasyonun yaz aylarında azalmaya başladığı ancak yüksek seviyelerde kalmaya devam ettiği ifade edildi…
‘HARCAMALARA SINIRLAMA…’
Raporda, Türkiye’nin enflasyonla mücadelesine yönelik kademeli yaklaşımının, büyüme üzerindeki etkiyi sınırlamayı amaçladığı ancak aşağı yönlü riskler taşıdığına dikkat çekildi. Küresel enerji fiyatlarının yükselmesi, Orta Doğu’daki çatışmalar veya Ukrayna’daki savaş gibi jeopolitik gerginliklerin, enflasyonun rayından çıkmasına neden olabilecek riskler oluşturduğu belirtildi. Bu risklerin, enflasyon beklentilerinin daha hızlı bir şekilde yeniden sabitlenmesiyle azaltılabileceği ifade edildi.
IMF, mali politikaya odaklanan daha sıkı bir politika karışımının, riskleri azaltacağını ve enflasyonu daha hızlı ve sürdürülebilir bir şekilde düşüreceğini belirtti. Mali, parasal ve gelir politikalarının birlikte çalışması gerektiği vurgulanırken, daha sıkı politikalardan kısa vadede büyümeye bir maliyet gelse de, hızlı bir enflasyon düşüşünün sürdürülebilir olma olasılığının daha yüksek olduğu ve bunun da orta vadeli büyümeyi ve finansal istikrarı güçlendireceği ifade edildi.
Raporda, enflasyonu düşürmeye yardımcı olmak için daha büyük ve önceden yüklenmiş bir mali konsolidasyona ihtiyaç duyulduğu vurgulandı. Vergi harcamalarının rasyonalize edilmesi ve vergi tabanının genişletilmesinin nispeten hızlı bir şekilde yapılabileceği belirtildi. Temel olmayan sermaye projelerine harcamaların sınırlanması, enerji sübvansiyonlarının reform edilmesi ve KDV’nin birleştirilmesi gibi önlemlerle, enflasyonun düşürülmesi ve vergilendirmede adaletin artırılmasının sağlanacağı ifade edildi.
‘ENFLASYONDA HEDEF ARALIĞA ULAŞILMAZSA…’
IMF, enflasyonun kesin olarak aşağı yönlü bir yola girmesi ve enflasyon beklentilerinin TCMB’nin tahmin aralığına yaklaşana kadar sıkı finansal koşullara ihtiyaç duyulacağını belirtti. Başlık enflasyonu ve enflasyon beklentileri TCMB’nin tahmin aralığına düşene kadar sıkı para politikası duruşunun sürdürülmesi gerektiği ifade edildi. Enflasyon beklentileri düşmeye devam ettikçe finansal koşulların sıkılaşacağı, ancak enflasyonun 2025 sonu hedef aralığıyla tutarlı bir yola doğru düşmeye devam etmemesi halinde ek sıkılaştırmanın gerekebileceği uyarısı yapıldı.
Son olarak, IMF raporu, Türkiye’nin finansal istikrarının sürdürülmesi için sürekli dikkat ve daha fazla reform gerektiğini belirtti. Makro ihtiyati politikaların sistemik riskleri sınırlamaya odaklanması gerektiği, lira rezerv gereksinimlerinin basitleştirilmesi ve TCMB vadeli mevduatlarının genişletilmesi gibi önlemlerle finansal istikrarın güçlendirilmesi gerektiği ifade edildi. Türkiye’nin Haziran ayında FATF’nin “Gri listesi”nden çıkarılmasının memnuniyetle karşılandığı belirtildi.
(ALINTI)