İlk üretime başladıklarında oldukça kullanışlı olan 1 TL, 50 kuruş ve 25 kuruşluk madeni paralar, yaşanan hiperenflasyon sonrası adeta pula dönmüş durumda.
Alışverişlerde bozukluk olarak önemini yitiren paraların basım maliyeti ise kendi değerlerinden daha yüksek. Çok sayıda hurdacı, madeni paraları satın alarak eritme yoluna gitmekte ve elde edilen madenlerden daha büyük paralar kazanmakta.
Son olarak 1 TL’nin üretim maliyeti yaklaşık 3 lira 50 kuruşa yükselirken, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı çalışan Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü, paraların üretim masraflarını kısıtlamak için bakır, çinko ve nikel oranlarında değişime gitti. Yapılan değişiklikler sonucunda üretimde %30 tasarruf sağlandığı belirtildi.
YENİ PARALARI OTOMATLAR TANIYAMIYOR
Değişikliğin ardından yeni basılan 1 TL’ler, vatandaşlar tarafından kolaylıkla fark edilebilmekte ve normal 1 TL’ye göre oldukça kalitesiz bir hissayat vermekte. Gramaj olarak daha düşük olan paralar, birçok AVM, okul ya da topluluk alanında bulunan otomatlar tarafından da tanınmakta güçlük çekiyor.
Binlerce vatandaş, otomatların yeni paraları tanıyamadığını belirtirken, uzman isimler otomat makinelerindeki sensörlerin ağırlık prensibi nedeniyle çalıştığını ve bu nedenle parayı ayırt etmekte güçlük çekmelerinin normal olduğunu, söz konusu durumun yazılım değişikliği ile düzeltilebileceğini belirtti.
SEÇİM SONRASI BOZUK 5 VE 10 TL BASILMASI BEKLENİYOR
İktidarın, 31 Mart seçimleri öncesinde artış gösteren enflasyona rağmen, siyasi olarak zor duruma düşmemek için yeni banknot basmayacağı belirtilirken, ekonomistlere göre 31 Mart sonrasında mevcut ekonomi yönetimi yeni banknot ve madeni para basmak zorunda kalacak.
Banknot olarak 500 TL ve 1000 TL’lik paraların üretilmesi beklenirken, madeni paralarda ise 5 TL ve 10 TL seçenekleri gündemde.
